16 Haziran 2010 Çarşamba

Umudumu Zaman Yırttı!

Gidişinle yağmurları kirlendi gökyüzünün.. O karanlık, kirli bulutlar hep tepemde dolaşır oldu.
Şiirler okunmaz, resimler yapılmaz oldu. Bol bol kirli yağmurlar yağdı ve o yağmurların soluk, kokusuz çiçekleri doğdu.
Hem arılar da bal yapamaz artık. Ne yapsınlar kokusuz çiçekleri?
Senden sonra ne Ay ne de Güneş aynı parıltıyla ışıldadı. Karıncalar yuvalarının yolunu unuttu.
Gecenin tüm yıldızları tek tek kaydı.Daha bir karanlık, daha bir ürkütücü oldu geceler.
Yokluğun hayata bir zehir gibi işledi. Akrep yelkovana naz yaparken, zaman kaplumbağaya imrendi. Senin şehrine uzak bu şehre, depremler uğradı. Taş taş üstünde bırakmadı. Bizi bu şehir bile saklamadı. Her yanımız yaprak döktü.
Renkler tüm şenliğini yitirdi. Işık sadece siyah için kırıldı. Mor… Zavallı mor en direnen renkti.
Denizlerden yakamozlar silindi tek tek. Kayıp küçük balıklar karaya vurdu. Rüyalar kâbuslarla anlaştı.
Ya hepsi ya da hiç biri olmaktı isteğim. Sen tek kalem hamlesiyle, hiç birini işaretledin. Diline yalanlar dolansın diye dua ederken, diline yılanları doladın. Ardından hayat asi bir nehre döndü. Peşinde sürüklenmekten, yorulup, iz yanıldım. Karanlığın içinde yok oldun(m). Kumdan kalelerimiz savurdu en serseri rüzgâr. Tüm güçlü görünüşümün aksine, şımarık bir çocuk gibi ağladım. Acımasızlığına, bizi dün ilan etmene ağladım. Ağladığım için de ağladım. Bana kabullenmek düştü. Sana ise iki ayrı hayatı düğümleyememek. Ağladım. Durup dururken ağladım. Durup durup ağladım. Durmaksızın ağladım.
Oto çöpe, vara yoğa ağladım. Bahaneler yaratıp bahanelere de ağladım. Kadere yazdığım hüzne ağladım. Soluk çiçeklere ağladım. Herkes için, her şey için tek tek ağladım.
Nasılsın, iyi misin demek, istedim. Geç kalmışlık hissi izin vermedi, diyemedim. Oysaki tek kelime yalın ayak geliş demekti. Diyemedim...
Yerine bol bol ağladım. Kendime saklandım. Kendimi saklayamaz oldum. Bir yanım çığlık çığlıya iken, sustum. ‘Seni çok özledim ‘ demek istedim. Boğazım düğümlendi, sözlerim kayboldu, dilim tutuldu, diyemedim. Oysaki tek bir söz rüzgâr gibi geliş demekti. Sarardık, solduk ama yine bekledim. Umutla bekledim, özledim demeni bekledim, nasılsın demeni bekledim. Beklemek zor değildi de, "Umudu zaman yırttı."