15 Şubat 2014 Cumartesi

Kavuşulmamış Aşklara

Dünyanın en güzel ve en tutkulu aşklarının hiçbiri neden mutlu sonla bitmez?

Yüzyıllardır anlatılan, yazılan, destanlaşan o coşkulu, ölümü göze almış aşklar neden sevgilileri kavuşturmaz?

Sevgililer ölür ama neden bir araya gelemez? Repertuarda neden mutlu sonla bitecek aşkların hikayeleri, masalları ve destanları yer almaz?

Aşkı bulmaya çalışırken bu dramatik aşk hikayeleri karşısında artık aşka şüphe ile yaklaşıyor insan.

Ben korkuyorum mesela: Mecnun gibi çöllere düşmekten, Romeo gibi ölmekten, Dante gibi kahrolmaktan. Birçok aşık gibi kavuşamadan ölmekten korkuyorum. Mutsuz sonla bitecek aşklardan kaçarken buluyorum kendimi. Mutluluk getirecek bir aşk olmayacağını düşündüğüm için içinde aşkı anlatan hikayeler yazanlara kızıyorum.

“Neden aşkı yazıyorsunuz? Gidin börtü böcek, iki kelebek ve martıları yazın. Gecenin karanlığını, dolunayı, ay ışıklarını, dağları, ovaları, sürüsünü güdemeyen çobanları yazın. İstediğiniz türde yazın ama mutsuz aşkları yazmayın!”
Çoğunlukla içim acıyor…

Aşıkların suçu sadece sevmek mi, aşık olmak mı ya da birinin köylü diğerinin asil olması mı?
Prensesler komşu dere beyinin şatosundaki bir demirci ustasına aşık olamaz mı?
Peri padişahının oğlu konakta yerleri silen bir hizmetçiye sevemez mi?

Sınırları, ülkeleri kaldırsak tarihten, mesela Romeo Leyla’yı sever miydi? 
Aşkları mutlu bitirmeyenlere inat, aşıkları dengelemeye çalışıyorum aşkları mutlu bitirmek için…

Kavuşamayanların aşkı gerçek aşk ise ben bu aşka baş kaldırıyorum!

Bilindiği kadarıyla tarihten günümüze düşen mutsuz aşk bedbahtlarını yazıyorum içim burkularak.

Romeo ve Juliet
Tristan ve İsildore
Antony ile Kleopatra
Kerem ile Aslı
Leyla ile Mecnun
Tahir ile Zühre
Yusuf ile Züleyha
Arzu ile Kamber
Hüsrev ile Şirin
Emrah ile Selvi
Hölderlin ve Diotima
Karmen ile Don Jose
Dante’nin Beatrice’si
Elif ile Mahmut
Garip ile Şah Senem
Helois ile Abelard
Nefertiti ve Amonhotep

Ve daha birçok ile’li aşıklar...
“Mutlu son” la biten aşkı bulabilmek ümidiyle….