20 Eylül 2018 Perşembe

Kısa Bir Hayat Hikayesi

Hayatımızda bazı kadınlar vardır, bilirsiniz; onlar anne olurlar, baba olurlar, abla olurlar, kardeş olurlar… Hayatımızda yerleri başkadır. Güçlü kadın dendiğinde ilk aklıma gelendir.
Beni ben yapan, içimdeki Pınar’ı ortaya çıkaran, hayatımda beni benden daha fazla düşündüğüne inandığım tek kişi, işte o benim annem…
Kalbim, annemden en büyük miras bana.
Hayatım boyunca hep yanımda duran ve destek olan anneme ve başıma gelen tüm iyi/kötü olaylarda payı olan herkese teşekkür ederim. Ben yaşadıklarım sayesinde kendimi bulmaya, yaşadıklarımı sorgulamaya ve hayatımı anlamlandırmaya başladım.

“Her şey üst üste geliyorsa korkma, orası kaderinin değişeceği yerdir” diyor ya Mevlana, işte bir gün herkes tam da o cümleyi yaşıyor.

Hayatımda yaşadığım çok şey için “niye yaşadım bunları?”, “neden benim başıma geldi?” diyoruz ama aslında o kızdığımız şeylerin hepsinin içinde bir hayır var. O yüzden kızarak değil şükrederek yaşamayı öğreniyorsunuz bir yerden sonra… Sonuna kadar haklı da olabilirsiniz yaşadıklarınızda. Hatta size yaşatılanlar yüzünden başkaları suçlu da olabilir ama hayatın yaşattıkları ve karşımıza çıkanlar asla tesadüf değildir. Hayat bizlerden hep bir şeyler öğrenmemizi ister ve istediği şeyler gizlidir. Sevgi, her zaman bir umut olacak kalbimizde tıpkı dua gibi. Affedelim gitsin, hayatın bize öğretmek istediğini görmeli ve onu öğrenmeliyiz
Ve sonrasında kendimizi bırakmalıyız hayata ve o bize istediğini yaşatsın…

Küçükken hep günlük tutardım, hatta halen daha devam ediyorum. Birini bitirip diğerine başlardım, hepsini saklıyorum halen. Açıp okuduğumda kimi zaman gülüyor kimi zaman da hüzünleniyorum.Yıllarca kağıtlarda yazdım, halen yazıyorum… Sanırım kendimi biraz daha aştım şimdi sitemde ve blogumda da yazmaya devam ediyorum. Güzel dönüşler de alıyorum.

Hayatımda hep üzdüğüm kadar üzüldüm ama üzüldüğüm kadar kimseyi üzmedim. Korktum bana kötülük yapanlara karşılığında kötülükle cevap vermekten.  Kendime yakıştıramadım intikam almayı… Biri beni aldattığında gidip öcümü almadım. Öfkemle dilime taşınan hiçbir cümleyi söylemedim beni kandıranlara, üzenlere…  Şimdi iyi ki de yapmamışım diyorum.

Sonra kendi kendime kararlar aldım ve daha önemlisi uyguladım.
Herhangi bir yerde bana birilerini hatırlatan şarkılar olmamalı, ben o şarkılar bir yerde çaldığında hatırlanan kişi olmalıyım dedim. Değişmem gerekiyorsa, değişmeliydim. Ve unutmayı öğrendim…
Gülmeliyim, çünkü gülmek bana çok yakışıyor…
Birileri artık beni sevmiyor olabilir ama ben hayatta her zaman , yanımda birileri varken dahi yalnız yaşadığımı bildim. 
Öyle kolay pes etmiyorum artık.
Üzmüyorum kendimi, aklıma getirmiyorum. Canımı yakan insanların ardından koşardım, artık koşmuyorum. Gitmeyi göze alan hiç kimse için kılımı dahi kıpırdatmıyorum.  Geçmişte pişman olduğum şeyler yaşamıştım ama şimdi pişmanlık nasıl bir şeydi hatırlamıyorum. 
Teşekkür ediyorum yaşadığım her şeye ve iyi ki yaşamışım diyorum.
Biliyorum, kimse boşu boşuna çıkmadı karşıma. Bazıları benim cezam, bazıları ise bana verilmiş en büyük armağandı. Geç bile olsa anladım, önemli olan şey; yaşadıklarımın beni güçlendirmesiydi. Aldatıldı isem, bu benim kandırılmış olduğumu göstermezdi; karşımdakinin karaktersizliğini, zavallılığını, kaybını da gösterirdi. 

Neden mi böyle oldum?
Çünkü ne zaman birinin gitmemesini istesem, bıraktı ve gitti.
Çünkü az değer verdiğim kişiler, bana o kadar çok değer verdiler.

Şimdi daha iyi anlıyorum; kalbin güzelse, yaşadığın kötü şeylerin veya sana yapılan haksızlıkların önemi yoktur. Çünkü eninde sonunda kazanan sen oluyorsun. 

Benim hikayem tam “bittim” dediğimde değişmem ile ve hayata yeniden doğmam ile birlikte başladı…