25 Aralık 2015 Cuma
9 Eylül 2015 Çarşamba
Sessizlik
Susarsınız
kimi zaman...
Sizi
görenler, bir yere baktığınızı zannederler.
Görünen
öyle olsa da, yaşanan bambaşka bir şeydir.
Bazen
sustuğunuz zaman, gözünüzün önüne belli belirsiz şekilde; manası derin fotoğraflar
ve kısa kısa video kayıtlarla sıralanmış bir film şeridi gelir. O ilerledikçe,
suskunluğunuz daha da artar yaşadığınıza hayretle bakarak. Gün içerisindeki en
güzel filmdir bu aslında. İçten içe
hapsolmuş bir tutkuyla ilerler her bir küçük sahne. Biten bir maçı değişik açılardan izlemek gibi gelir ama yine de
defalarca kez izlersiniz aynı sahneyi. Kimse anlayamaz bunu; onlar hala bir
yere baktığınızı zannediyor çünkü.
Bazen
sustuğunuz zaman, içinizde bir müzik yankılanır. Sol anahtarı, içinizdeki tek
bir gerçek ile satırın başına yerleşmiş; notaları yaşadığınız ve yaşattığınız
her ne varsa bu şarkıda duyguların ahengiyle birbirine sarılmış; melodisi
yaşanmışlıklarla ve yaşanamamış nice güzelliklerle bu eseri tamamlamış bir
şekilde bir fon müziği oluşturur, siz
sustuğunuzda. Hüzzam bir şarkıdır çalan. Kimse anlayamaz. Anlamak için önce
aynısını yaşamak gerekir çünkü. Onlar ise hala sizi, bir yere bakıyorsunuz
zannederler !
Bazen sustuğunuz
zaman, sessizliği istersiniz. Şehrin
telaşe gürültüsü değil yoldan geçen birinin ayak seslerini bile duymak
istemezsiniz. Öyle bir yorgunluk gelir ki üzerinize dünyaya dair her ne varsa yok olsun
istersiniz. Mümkün değildir ve sadece istekte kalır çoğu zaman. Sadece esen bir yelde gözlerinizi kapatıp öylece
durursunuz saatlerce. Sizi görenler, olduğunuz yerde bir yere baktığınızı
zannederler.
Bazen
sustuğunuz zaman, en büyük sevgili ile konuşursunuz içinizden. Önce
verdiklerine şükreder, sonra da hayattaki en büyük dileğiniz hale gelen, o
yegane ikramı size nasip etmesini dilersiniz. Tüm masumiyetinizle, tüm
acizliğinizle, tüm samimiyetinizle, tüm yorulmuşluğunuzla ! Siz susarsınız,
ancak o anda zaten konuşuyorsunuzdur. Sizi görenler, durduğunuz yerde bir yere
bakıyorsunuz zannederler.
Bazen
susmak en iyisi…
Zaten
anlatsanız anlayamayacaklardır sustuğunuzu anlamayanlar; o kıymetli nefesiniz
heba olmasın..
İçinizdekileri
paylaşmak güzeldir ancak, içten bir dilin anlattıklarına kayıtsız kalan bir
kulak yüreğinizi daha çok acıtır. Anlarsınız
ki en güzel dinleyiciniz, en büyük sevgilidir zaten.
Benim için
sessiz diyorlar…
Gerçekten
öyle miyim acaba ?
4 Haziran 2015 Perşembe
Boşluklar...
Boş bir sayfaya bakıp ne yazacağını bilememek. Boş bir yola bakıp kendi kendine mırıldanmak. İnsanlar birazdan doluşurlar diye düşünüp kendi boşluğunu unutmak. Bir an boşluğu tanımlamak. Zihnimiz her gün bulanıklaşır ve pazartesiler cumaya koşarak taşınırken...
Birinci çoğul şahıs yerine konuşup sıradaki şarkıyı sadece kendinin söylediğini fark etmek. Kendi anlamsızlığını unutmak. Neden diye sorduğun zamanlar alamadığın cevapları bir daha hiç merak etmemek. Denizin boşluğu gökyüzünün boşluğuyla birleşiyor çoğu zaman. Eşitlik duygularımız kabarıyor. İnsan olmayı ekonomik seviyeye bağlıyoruz çok saçma olsa da. Akıl sağlığımdan şüpheleniyorum çoğu zaman. Bir müddet sonra ise saçmaladığımı fark ediyorum.
İnsanlar sadece bakınıyor. Görmek istemiyorlar ya da sadece inanmak için baktığı şeyleri görüyorlar. Durup dururken anlamsızlığa neden boyun eğiyoruz ki? İşte bunun cevabı yok, soru olarak kaldı her şey. Kendi boşluğumuza sığınıp kendimize susuyoruz. Bazen boşluğumuzda fazla tutunamıyoruz. Kendi kendimizi oyunun dışına atıyoruz, oyunun dışında mutlu şekilde yaşıyoruz. Yanılgıları çürütüp yanılmanın bir hata olmadığı kanısındaki tutumlarımız bizi şaşırtmıyor.
Anlıyoruz bugün bir çok şeyi. Adaletsizlik kol geziyor bir taraftan. Düşüncelere zincir geçirilmiyor. Sorgulamayı bıraktı insanlar. Dönüp dolaşıp boşluklara yerleştiler ve yeni boşluklara yer açıldı.
Tam anlamıyla boşlukta salınıp duruyoruz insan olabilmekle beraber...
Birinci çoğul şahıs yerine konuşup sıradaki şarkıyı sadece kendinin söylediğini fark etmek. Kendi anlamsızlığını unutmak. Neden diye sorduğun zamanlar alamadığın cevapları bir daha hiç merak etmemek. Denizin boşluğu gökyüzünün boşluğuyla birleşiyor çoğu zaman. Eşitlik duygularımız kabarıyor. İnsan olmayı ekonomik seviyeye bağlıyoruz çok saçma olsa da. Akıl sağlığımdan şüpheleniyorum çoğu zaman. Bir müddet sonra ise saçmaladığımı fark ediyorum.
İnsanlar sadece bakınıyor. Görmek istemiyorlar ya da sadece inanmak için baktığı şeyleri görüyorlar. Durup dururken anlamsızlığa neden boyun eğiyoruz ki? İşte bunun cevabı yok, soru olarak kaldı her şey. Kendi boşluğumuza sığınıp kendimize susuyoruz. Bazen boşluğumuzda fazla tutunamıyoruz. Kendi kendimizi oyunun dışına atıyoruz, oyunun dışında mutlu şekilde yaşıyoruz. Yanılgıları çürütüp yanılmanın bir hata olmadığı kanısındaki tutumlarımız bizi şaşırtmıyor.
Anlıyoruz bugün bir çok şeyi. Adaletsizlik kol geziyor bir taraftan. Düşüncelere zincir geçirilmiyor. Sorgulamayı bıraktı insanlar. Dönüp dolaşıp boşluklara yerleştiler ve yeni boşluklara yer açıldı.
Tam anlamıyla boşlukta salınıp duruyoruz insan olabilmekle beraber...
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)