9 Mayıs 2012 Çarşamba

İnsan Olmak

İnsan; hataları kadar insandır… Doğmak gibi; anadan üryan...
İnsan, sevgileri kadar insandır… Tutmak gibi; çiçekte açan...
İnsan, aşkları kadar insandır… Tokmak gibi; yürekte atan...
İnsan, yaşattığı çocuk kadar insandır… Koşmak gibi; umuda basan...
İnsan, acıları kadar insandır… Yakmak gibi; bibere banan...
İnsan, merhabası kadar insandır… Ölmek gibi; gerisi yalan...

Aslında çok şey var söylenmesi gereken. Şöyle bir bakılsa etrafa her şey apaçık ortada.
Kimi yanımızdan gelip geçiyor kimisi ise arkasına bile bakmadan yol alıyor. İnsanoğlu çok garip.

Zor zanaat insanca olmak…

Hem merhametli, hem adaletli olabilmek, inisiyatif verebilmek ama arkadan vurulmamak, affedici olmak, ama bundan ileride pişman olmamak, hem statüyü korumak, hem de dostça sohbet edebilmek, hoşgörülü olmak, ama suistimal edilmemek, iradene hakim olmak, ama zevkten de mahrum kalmamak…

Fırsatını yakalamak, ama sadakatten ayrılmamak…
Entelektüel olmak, ama kibrini yenmek…
Uzlaşmak ama benliğinden parça kaybetmemek…
Sabretmek ama aptal yerine de konulmamak…
Eleştirmek ama aynı zamanda gönlünü fethetmek…
Hem ihanete uğramak hem de vazgeçmek…
Övmek ama aynı zamanda haset etmemek…
Tekrar güvenmek ama aynı zamanda her şeyin eskisi gibi olacağını beklemek…
Yenmek ama ağırbaşlı olabilmek…
Masum kalmak ama aynı zamanda hayatı tanımak…
Hem cahil olmak hem de kendini ifade edebilmek…
Beş parasız yaşamak ama niyeti bozmamak…
Arkadaş olmak ama ayartılmamak…
Önyargılı olmak ama yine de tolerans gösterebilmek…
Hem affetmek hem de tekrar dost kalmak…

Hayat aslında bir gösteri. Yapımcısı, sunucusu, prodüktörü hepsi birbirinin aynısı olan bir gösteri. Yönetmeni olan, “yaratan” bizi gösteri esnasında serbest bıraksa da aslında kendimizi bile unutuyoruz ara ara…